Aile, Çevre, Aşiret mi? Hassasiyet mi?
Ekseriyeti mail adresime gelen eleştirilere cevap niteliği taşısın diye bazı şeylere açıklık getirmek istiyorum.
Öncesinde 2003 yılından bu yana gazetecilik yaptığım Van’da okur kitlesinin oldukça genişlediği, daha duyarlı ve farkındalık bilinci yüksek kişilerle muhatap olduğumun memnuniyetini dile getirmeliyim.
Temel sorunumuz bu değil miydi zaten?
Halkın olan bitene tepkisiz kalması ya da tepkisini sadece aile içinde veya da kahvehanede arkadaşlarıyla paylaşması kısmi tepkilerdir.
Ve kısmi tepkiler eylem boyutunda hiçbir zaman yüksek seslere dönüşmez, dönüşmemiştir.
Şimdi anlıyorum ki; daha çok konuşuyoruz, tepkilerimizi daha yüksek sesle dile getiriyoruz.
İtiraf etmem gerekirse, farkındalık denen şeyin kişilerden toplumun geniş kesimlerine geçmiş olması 12 Haziran’daki sonuçlardan çok daha önemlidir benim için.
Bilinç ve farkındalığın yükselmesi bütün karar mercilerini etkileyecektir.
Sözünü ettiğim bu durumlar tam olarak oturmuş olsaydı, biz şimdi “Neden aşiretlerden veya büyük ailelerden aday yok” tepkisi yerine, “Toplumun farkında olan adaylar neden yok” refleksi gösterecektik.
Bundan önceki 3 yazıda Van’ın genelinde rahatsızlık durumu yaratıyormuş gibi gösterilen ‘aday profillerinin’ etkili olabileceğini, ancak seçim sonuçları üzerinde ciddi bir iz bırakmayacağını söylemiştim.
Bunu söylerken de daha önceki seçimlere göndermeler yapmıştım.
Çok fazla derin düşüncelerin içine dalmadan, olanı olduğu gibi değerlendirmek sonuçlar açısından bize fazlasıyla veri iletecektir.
Adayların etkili olabileceğini düşünenler, sanırım, 1990’lı yıllardan 2010’lu yıllara Van’ın genel toplum yapısında ne tür değişiklikler olduğunu göz ardı ediyorlar.
Göz ardı etmelerinin sebebi onların temennisi ve bu temenniyi kesin bir yargıymış gibi öne sürüyorlar.
Okuyucunun canını sıkacağından emin olarak şunu söylemeliyim: Bu köşede, yazanın kişisel temenni ve beklentileri toplumun genel yargısıymış gibi asla sunulmayacak.
Geride kalan 3 yazının özeti mahiyetinde şunun altını çizelim: Adaylar kitle partilerini değil, daha dar kapsamlı partiler için önemlidir.
AK Parti ve BDP bu bakımdan kitle partileridir. (Van ve bölge için bu durum böyledir)
Diğer partiler ise vitrin kişiler dışında kitlenin onayı sağlayamadıkları içindir ki, Kandaşoğlu ve Kaçmaz gibi isimleri öne sürmüşlerdir.
Van seçmeninin genel yapısını düşünürsek; Zahir Kandaşoğlu mu daha önemlidir yoksa CHP mi?
Adayların partilerden daha önemli olduğunu (Kitler partileri için) düşünen okuyucunun bu soruya verdiği cevap getirdiği eleştirilere de cevaptır.
2007’de yapılan Genel Seçimlerde iki vekil çıkaran BDP geleneği kitle partisi olduğu için bu başarıyı sağlamıştır, üçüncü vekilini binden az oyla kaybetmiştir.
Başarı sağlayamayan kişi Saim Kartal’dı.
Diğer ikisi Fatma Kurtulan ve Özdal Üçer’di.
Kartal bu ikisine göre aile, çevre, aşiret vs durumlarını göz önüne aldığımızda daha avantajlıydı.
Peki, neden seçilecek kadar oy alamadı?
Benzer şekilde 166 bin oy alan AK Partili vekillerin hangisinin ailesi, aşireti, çevresi vs gibi partisine avantaj getirecek durumları mevcuttu?
Hiç birisinin.
Tam tersi örnekler de verebilirim: 2002’ye geri dönelim ve AK Parti listesine bakalım.
Öncesinde 12 Haziran yapılacak seçimler için aday listesine getirilen “Küresünni yok, Brukan yok, Güney Van’dan aday yok, Öz Vanlı aday yok” eleştirilerini hatırlatalım.
2002’de Küresünni vardı (Halil Kaya), Öz Vanlı vardı (Yekta Haydaroğlu), Brukan vardı (Kenan Ateş), Güney Van’dan vardı (Cüneyt Karabıyık), şimdilerde eleştirilen ama o zamanlar herkes tarafından el üstünde tutulan Hüseyin Çelik vardı, Muradiye çevresinde etkili olan Hacı Biner vardı, Erciş’ten köklü bir aile ve geniş çevreden gelen Arvas vardı…
Madem aileler o kadar etkiliydi, söyler misiniz, AK Parti bütün bunlara rağmen nasıl oldu da 66 bin gibi düşük bir oy aldı?
Ya da CHP adayı olan Mehmet Kartal sadece 14 bin oy alabildi?
O dönemde DEHAP’tan aday olanların böyle bir aile, çevre ve aşiretleri olmamasına rağmen nasıl oldu da kullanılan oyların yüzde 40’ından fazlasını alabildi? (105 bin oy)
Çünkü diğerlerine göre kitle partisiydi DEHAP.
AK Parti 2002 seçimlerinde Van için kitle partisi değildi, aldığı oylar da bunu gösteriyor zaten.
Ezcümle: Adaylar üzerinden gideceksek, “Neden şu aileden, bu aşiretten aday yok” demek yerine, “Neden toplumun hassasiyetlerinin farkında olan; ehliyetli kişiler yok” diye eleştirmemiz gerekmiyor mu?
………………………………………………………………
İşte 1 numaralar ve özellikleri?
Mustafa KAÇMAZ: DYP’den Van eski milletvekiliydi. Küresini aşiretinin oylarına güveniyor. MHP’nin Van Merkez ve özellikle Erciş’teki oy potansiyelini herkes biliyor. Ancak Erciş bölgesinden ikinci sıra adayı olan Ünal Çavuşoğlu’nun istifası alacağı oy miktarını düşürecektir. Küresinilerden herhangi bir kişinin AK Parti’den aday gösterilmemesi kendisi ve partisi için avantaj olarak gösterilse de ne kadar başarılı olacağı merak konusu. Çünkü AK Parti il teşkilatının değişik yönetim kademelerinde Küresinilerden çok sayıda insan var. Çalışmalarını ailesinin büyük desteği ile yürütüyor. Ailesinden Ebubekir Kaçmaz, AK Parti’den aday adayıydı. İşte bu noktada muğlak bir durum söz konusu: Küresiniler AK Parti’ye mi yoksa MHP’ye mi oy verecek?
Ergin Sarı