Depremin can evinden vurduğu güzel Vanımız, bugünlerde toparlanma sürecine girerken yine eski kritik ve hareketli günlerine doğru yol alıyor. Bu hareketlilik toplumun en can alıcı noktasında yani siyasette kendini gösteriyor.
Van’da yıkıcı iki depreme rağmen siyaset kazanı aynı hararet ve heyecanla kaynamaya başladı bile. Siyasi arenadaki rakibi BDP’ye yaklaşan yerel seçimler öncesinde üstünlük sağlama ve Büyükşehir belediyesi başkanlığını almak isteyen Ak Parti’deki en büyük hedef ise teşkilat içinde huzursuzluğa ve küskünlüğe meydan vermemek.
Peki olası bir küskünler hareketi Ak Parti’de nelere yol açar? Teşkilat bunu bırakın istememeyi bu ihtimali aklına dahi getirmek istemiyor. Bunun temel bazı sebepleri var, öncelikle genel anlamda partide ileriye dönük gizli bir endişe var, parti tüzüğü gereği önümüzdeki seçimlerde yer almayacak veya son dönemini yaşayacak isimler birer birer çekiliyor. Dolayısıyla yenilenme ve taze kan arayışında olan parti ve teşkilatlar bunu sağlamaya çalışırken işin bir de ayrışma-küsme travmasına dönüşmesini istemiyor. Beri taraftan Van depremi sonrası zaten hassas olan ve çoğunlukla yine deprem sendromu yaşamış olan insanlar yaşanacak bir olumsuzluğun il yönetiminde ciddi huzursuzlukla sonuçlanacağı bilinciyle hareket ediyorlar.
Geriye dönüp baktığımız zaman yani Recep Tayyip Erdoğan rüzgarını arkasına alarak yola çıkan ve kendisiyle bu yollarda “beraber yürüyen” il yönetiminin farklı zamanlarda farklı kişiler liderliğinde bazen doğru bazen de yanlış uygulamalara imza attıklarını ve il teşkilatındaki çalkantının ksımen su yüzeyine çıktığını belirtmekte fayda var. Yani kol kırıldığında yen içinde kalmıyor maalesef. Teşkilatı aile olarak benimseyen yönetim, dışarıya sızan açıklama ve sürtüşmelere engel olamadı.
Kurulduğu ilk yıl ilk mitinglerden birini Van’da yapan Başbakan Erdoğan, kendisiyle aynı otobüs üzerinde duran ve şimdi siyasette etkin rol oynayan isimlerin çekirdeğini oluşturduğu Van teşkilatında bugünlere böylesi sancılar ve sıkıntılarla girileceğini tahmin etmemişti muhakkak.
2002 yılında yapılan ilk seçimlerde 6-1’lik zaferin getirdiği müthiş rehavet ve özgüven duygusu yerini yapılan diğer seçimlerde “bu işte bir terslik var” anlayışına teslim ederken, Ak parti Belediyeciliği felsefesi ile hareket ettiği söylenen Burhan Yenigün ve ekibi, yapılan yerel seçimde koltuğu BDP’li Bekir Kaya’ya bırakıyordu.
Daha sonra teşkilatta yaşanan bazı olaylar ve zaman zaman dışarıya yansıyan atmosfer, Ak Parti’nin Van’da yapılan onca hizmete ve Başbakan’ın özel ilgisine rağmen neden bir türlü istenen düzeyde olmadığını sorgular hale gelmişti. Adeta “ateşten gömlek” olan ve giyeni yakan Merkez İlçe Başkanlığı koltuğunda vuku bulan iki istifa deprem etkisi yaratmış, gençlik ve kadın kollarında revizyon ihtiyacı hep gündemde olmuş ve teşkilat partinin ilk yıllarında Van’da yaşanan hizmet aşkının veya kendi deyimleriyle “meşhur iktidar yürüyüşü” zamanındaki heyecanını özler olmuştu.
Parti yakın zamanda yeni bir sürece giriyor ve il yönetimi, ilçe başkanlıklarında değişimler bekleniyor. Bu beklentileri karşılamaya yönelik Genel Merkez’in özellikle yerel yönetimlerden sorumlu milletvekilleri ve yine bölgeden sorumlu genel koordinatör vekilleri göndererek istişare toplantıları, danışma kurulu toplantılar yapmaları işin bu kez ciddiye alındığını ve kadroların revize edilmesi sonrası olası bir seçim veya kan kaybını istemediğini açıkça gösteriyor.
Son olarak yapılan Danışma Kurulu Toplantısı’nda yapılan konuşmalarda Mustafa Bilici ve Fatih Çiftçi, deprem sonrası çalışmalardan övgüyle bahsetti. Bu çalışmalar muhakkak ki, görenlerin gözünde seçim öncesi hükümetin hanesine artı puan kazandıracaktır. Ama yapılan konuşmalarda özellikle teşkilata yönelik “küsmeyin, darılmayın, birlik ve beraberliği bozmayın” uyarısı ve ricası kırmızı alarm durumuna geçen teşkilatın halet-i ruhiyesini açıkça ortaya koyuyor. İş bu kez şansa bırakılmayacak kadar ciddi.
Nitekim, Genel Koordinatör Milletvekili Nurettin Nebati, aynı uyarıya basını da dâhil ediyor ve manşetlerin daha yapıcı olmasını “rica ediyor” ve ayrıca teşkilatın da olumlu manşetlere katkı sunacağını söylüyor. O zaman yeni bir yapılanma ve bunu takiben yeni bir strateji geliyor. Bekleyip göreceğiz, ama basının ve yönetimin görmesi gereken en önemli durumun “iletişimsizlik ve kendini ifade edememe” olduğunu da üstüne basa basa tekrar edelim. Bir yerde bir kopukluk var, ayrı açıklamalar, basın bildirilerinin farklı elden ulaştırılması ve bireysel söylemler bunun ispatı niteliğinde.
İsterseniz yazımıza zaman tüneline girerek son verelim ve hatırlamak isteyenler için Van il Yönetiminin aktörlerini ve yaptıkları işleri kısa kısa geçelim. Böylece ileride yaşanacak kan değişiminin hangi yönde seyredeceği de belki netleşir. Ne dersiniz?
Hüseyin Çelik: Ak Parti kurucu üyelerinden ve aynı zamanda bakanlık yaptı. Teşkilatta en çok sözü edilen konu ise gruplaşmaların olduğu ve bakanlığı döneminde Çelik’in yönetimle ilgili kararlarda büyük etkisinin olduğuydu. Ailesi ve yakın çevresi üzerine ortaya atılan iddialar, kardeşleriyle ilgili polemikler ve bunun sonucunda Van’a kırgın olduğu yönündeki son iddialar ve nihayetinde Gaziantep’te aday gösterilerek seçilmesi. Bir efsane gibiydi Hüseyin Çelik. Van için çok önemli projeler şüphesiz ki, onun döneminde hayata geçirilmişti. Van’da önemli bir kesimin dile getirdiği “Keşke Çelik yine Van’da olsaydı, deprem süreci daha farklı olurdu” şeklindeki açıklamaları da hayli düşündürücü…
A.Yekta Haydaroğlu: 3 Ekim 2001 yılında işadamı sıfatıyla “Van’da hızlı başlayan” partinin il başkanlığına getirilmişti. Daha sonra ilk seçimlerde teşkilat tarafından aday gösterilen ve seçilen VATSO Eski Başkanı Haydaroğlu, mecliste başarılı bir dönem geçirdikten sonra gündemde daha az yer almaya başladığı görülüyor.
Hacı Biner: Ak Parti’nin kurucu üyelerinden Biner de kendi seçim bölgesi için yaptığı çalışmalarla bilinen bir isim.
İkram Dinçer: Yine tartışılan isimlerden biri de Dinçer idi. Kapatılan Fazilet Partisi İl Başkanı Dinçer, Merkez ilçe Başkanlığı sonrası milletvekili olarak mecliste bulunmuş ancak kendisi ve oğlu hakkında özellikle yatırımlarla alakalı dedikoduların önüne geçemedi.Yaptığı önemli ve başarılı çalışmalardan ziyade muhalefet partisinin oğlu hakkındaki iddiaları ile uğraşırken, sınır ticareti vs. konularda çalışmaları ön plana çıktı. Hüseyin Çelik ile aralarında yaşanan ve Belediye Başkanlığı sürecinde su yüzüne çıkan rekabet, dönemin basını için en ilgi çeken konulardan biri olmuştu.
Halil Kaya: Van seçimlerinde önemli bir seçmen kesimi olan Kuresinliler’in önemli ismi. 2002 yılında AK Parti’den Van milletvekili seçilen ve 2007 yılında tekrar AK Parti’den Van Milletvekili adayı olan Halil Kaya, bu kez seçilmedi.
Malik Ejder Arvas: Onun için söylenen tek söz “sadece Erciş için çalıştı” olmuştu. Siyasetten küskün ayrıldığı söyleniyor.
Cüneyt Karabıyık: Gürpınar, Başkale bölgesindeki oy oranı göz önüne alınarak listeye 5. Sıradan giren ve seçilen Karabıyık, daha sonraki süreçte siyaset sahnesinde yer almadı.
Kerem Altun: Eğitimci kökenli Altun, tıpkı Arvas gibi Erciş için çalıştı, sorunları çözmeye uğraştı. Onun için de söylenen en çarpıcı ifade, Bakan Çelik ile diyaloğunun iyi olduğu idi.
Gülşen Orhan: Bahçesaray’ın bağrından kopup gelen, yanık sesli vekilimiz Orhan’ı kimi çevrelerce acımıasızca eleştirilse de, babası Naci Orhan’ın nüfuzu ve etkinliği ile siyaset sahnesinde yer aldığı söylense de daha sonraki dönemde özellikle TRT-Şeş açılışında okuduğu Kürtçe “Dotmam” türküsü ve Kürt Sorunu üzerine yaptığı çalışmalarla ön plana çıktı. Sahip olduğu artılar ikinci defa seçilmesinin yolunu açtı. Son dönemde Van’ın sorunlarını çözmedeki birebir takibi ve gayreti ile dikkat çekiyor.
Hekim Karabıyık: Van siyasetinin en önemli ve deneyimli ismi. “Yerel bir gazeteye yaptığı açıklamalar sonu oldu” şeklindeki açıklama kamuoyunda yer alsa da, Karabıyık yeterince anlaşılmadı, anlaşamadı. Onu anlayanlar da tamamen yanlış anladı. Ancak sahip olduğu görüş ve düşüncelerle parti içinde önemli bir desteği arkasına aldı, düşünceleri benimsendi.Yakın çevresine göre ise Başkanlık için en güçlü aday olarak gösterilmesinin sebebi; sözlerini çıktığı platformlarda çekinmeden açık ve net bir şekilde söylemesinden kaynaklanıyor.
Kayhan Türkmenoğlu: Hakkında çıkan iddialara da, söylentilere de hiç cevap vermedi. Sustu ve sadece çalıştı. Özellikle sınır ticareti konusunda yaptığı hummalı çalışmalar ve ortak ticaret bölgesi kurulması ile ilgili girişimleri Van kamuoyunda takdir toplarken, ustalık döneminde listede yer bulamamasına rağmen, seçim sonrası yaptığı açıklama “teşkilatın ve partinin her kademesinde elinden geleni yapacağı” yönündeydi. Adı her ne kadar şimdilerde il başkanlığı veya büyükşehir belediye başkan adaylığı için geçse de, yakın çevresi ile yaptığı diyaloglarda Türkmenoğlu “hiçbir zaman siyasi hesaplar yapmadığını ve siyaseti perde arkasında yaşayan biri olmadığını” ısrarla vurguladı.
Ebubekir Gülaçar: Yakın dönemde vefat eden ve beyefendi kişiliği ile taraflı tarafsız herkesin gönlünü kazanan Gülaçar, ailesi üzerinden yapılan eleştirilere engel olamadı. Ama “iktidar yürüyüşü” yapan partinin önemli bir neferiydi.
Vesim Yaviç: Eski İl Başkanı. Mali Müşavirlik yaptığı dönemde ortak bir kararla İl Başkanlığı koltuğuna oturdu. Teşkilatın en deneyimli ve önemli isimlerinden biriydi. Ancak kendi isteğiyle başkanlıktan istifa etti. Daha sonraki dönemde ticari hayatına devam eden Yaviç, şimdi Kırsal Değişim ve Dönüşüm projeleri üzerinde çalışıyor.
Sinan Duran: Ak Parti’nin genç ve sevilen bir ismi. Merkez İlçe Başkanı iken istifa etti. Kursinliler’in en genç adayı olarak son seçimlerde milletvekili aday adayı oldu ancak listeye giremedi. Duran, şimdi ticari hayatını devam ettiriyor.
Mehmet Utku: Van Gençlik Kolları Eski Başkanı. Ak Parti’nin Van’da yaşadığı yükselme döneminin etkili isimlerinden biri. Şimdilerde adı il Başkanlığı için geçerken, basına yer alan mülakatlarda teşkilatın birliğine yönelik mesajlar veriyor.
Mehmet Emin TOKTAŞ