Ana Sayfa / Eğitim / Kitaplar / Küresünnüler Kasadaki Dosyalardan Çıktı
Küresünnüler Kasadaki Dosyalardan Çıktı

Küresünnüler Kasadaki Dosyalardan Çıktı

Şark Seyahati Raporu 21 Ağustos 1935* Van

Bitlis’ten sonra Rahova Düzü’nü geçerek Van Gölü kenarında Tatvan’a geldik. Evvelâ Rahova Düzü’nden bahsetmek isterim: Rahova Düzü, kışın kar tipilerinin en şiddetli olduğu bir sahadır.Bu sebeple Rahova Düzü karla kışın kesif ve kalın bir tabakada örtülüyor. Yaz gelinceye kadar Van havalisinin ve Muş tarafının Bitlis’le irtibatı kesiktir. Rahova Düzü’nün kış için müthiş bir mani olduğu kanaati umumidir ve çok kuvvetlidir, Demek ki şimal ile cenup arasında irtibat meselesini Rahova Düzü kenarından veya dışından esaslı olarak aramak zorundayız. Demiryolu Bitlis’ten geçerek Van Gölü kenarına bu zoru hallederek gelecektir. Fakat o zamana kadar ve hatta demiryolu geldikten sonra da Bitlis’le Van Gölü arasında ve Bitlis’le Muş arasında kışın kapanmayan bir güzergâh bulmalıyız.

Tatvan’da Sürmene’den getirilen muhacirleri ve onların evlerini gördüm. İlk görüşte insana iyi tesir yapan bu muhacir köyü şikâyetçilerle doludur. Evlerin damına konan kiremitler karı tutmuyor, taban toprak, pencereler muhafazasız ve Sürmeneliler mühim kısmı sanatkâr oldukları için geçimlerinden muzdariptirler. Karadeniz’in nüfusunu geçindirmeyen kalabalık mıntıkasına bir nefes ve geçim yeri olarak düşündüğümüz Van Gölü kenarından ilk yerleştirdiğimiz Sürmeneliler, memnun olmazlarsa bütün düşünce akamete uğrayacaktır.

I. Genel İnspektörlüğünden Tatvan muhacirleri ile bilhassa meşgul olmasını rica ettim.
Tatvan’da iki motora binerek ve Van Gölü’nün cenup kıyılarını takip ederek Van’a geldik.

Van Gölü’nün şimal kıyısı daha ziyade meskûndur. Mevcut şehirler umumiyetle Türk’tür. Cenup sahili sarp ve yeşil dağların dar ve kısa derelerle yeşil eteklerinden ibarettir. Eski Ermeni köyleri boştur. Yüksek ve karlı dağlar Hizan, Müküs ve Şatak Kürtler ile meskûndur. Burada şimdi Gevaş bir Türk şehri olarak yeşil ve sulak bir sahada bulunuyor. Halk tembel ve fakir bir haldedir.

Van iskelesine çıkar çıkmaz muhacirlerin şikâyetleri ile karşılaştım. İskeledeki bir büyük köye Sürmeneliler ve İran’dan gelen Türk muhacirleri yerleştirilmiş; Her ikisi hallerinden çok şikâyet ettiler. Kıymetli olan Sürmenelilerdir.

Birinci Genel İnspektörlük’ten bunların halini süratle ıslah etmesini rica ettim. İskeleden sonra geniş bir harabeden geçtik. Harabe duvarlar yığını halindedir. Duvarların araları boş yahut bahçe veya tarladır; duvarlar hep kerpiç malzemesiyle bildiğimiz eski şehir harabelerinden fark ederler; İleride yeni Van şehri yapıldığı vakit onunla göl arasını kaplayan bu kerpiç harabesinin temizlenmesi ayrıca bir sıkıntılı mesele olacaktır.

3 km. kadar süren harabeden geçtikten sonra yeni Van’a giriliyor; Bitlis’in taş binalarını geçtikten sonra artık taş binalara pek seyrek rast geleceğiz. Van Gölü etrafı ise kâmilen kerpiçtir. Van etrafında yapı gereci ilk mesele olarak göze çarpıyor. Tuğla, Kiremit, Kireçli harç yeniden meydana getirilecek mevzulardır. Yüz sene dayanan dayanaklı kerpiçlerden bahs olunuyor. Bu sözlere fazla kıymet atfetmedim. Van’dan itibaren şimalin bütün karlık mıntıkasında en iyi dam malzemesi olarak çinko görünüyor, Ruslar Karsta ve Sarıkamış’ta dik çatılı, boyalı çinkoları kullanmışlar. Dışardan tedarik olunan çinko bir tarafa bırakılırsa düz damlar umumî manzarayı teşkil eder. Tatvan ve iskeledeki iki muhacir köyünde tecrübe edilen kiremitlerde muvaffak olunamaması fena bir başlangıçtır. Dam için eğri satıhlı, düz arduaz kareleri kullanmak tecrübe olunacak bir fikir görünüyor.

Van halkı düşük, fakir, trahomlu bir tesir yapar. Asıl Vanlılardan mühim kısmı henüz dönmemiş. Şimdiki halk derlemedir. Bütün halkın ümidi Devletin göstereceği alâkadır. Şehir olarak Van’ın özel bir surette tetkiki hangi malzeme, nasıl plân ile, nerede yeni şehrin kurulacağı tespit edilmelidir. Sonra devlet daireleri, memur evleri, kültür kurumları ve ekonomik uzuvları plân dâhilinde meydana getirilmelidir. Sağlam bünyeli iyi bir Van şehri şarkta Cumhuriyet’in önemli bir temeli olacaktır. Böyle bir temel Türk hâkimiyeti için her bakımdan lâzımdır.

Van etrafı geniş, iskân için müsait şartları haizdir. Van etrafı çok sulaktır. Ve halk öteden beri sulamaktan istifadeye alışıktır. Muhtelif memba ve akarsulardan harklar yapılarak sulama teşkilâtı, kurulmuştur. Bu gün bu harklar çok yerde tamire muhtaçtır. Fakat aşağıda söyleyeceğim gibi tamir masrafı azdır. Su kanallarının en eski ve meşhuru Havasor (Avasor – Kızılsu) cenubundan gelen Şamram kanalıdır. Membaından gür bir surette çıkan su kanalla bugün Havasor Deresi’ni üst bir köprüden geçiyor ve Edremit’e ve Van civarına halâ gelebiliyor.

Diğer bir kanal Havasor cenubundan Gevaş civarına kadar gidermiş. Su boldur. Gerek Şamram’ın, gerek Van etrafındaki diğer kanalların tamiri 100 ilâ 150 bin lira tahmin olunuyor.

Van ve civarının ıslahına başlarken ilk yapılacak iş su kanallarının tamiridir.
Van cenubundaki Havasor Vadisi’ni gezmekten maksadım vakti ile müreffeh Ermeni köylüleri tarafından işgal olunan yerleri görmekti. Bu havali boştur. Tedricen Kürtlerle dolmaktadır. Bu kadar boş yerlerde İran’dan, Çıldır’dan ve Erivan’dan gelen pek az muhacirlerin hala şikâyetçi ve yerleşememiş bulunduklarını görmek insanı meyus eden bir şeydir. Gevaş’tan evvelce bir iki kelime söylemiştim. Van civarındaki Edremit Bahçeleri şöhretli bir yer olarak gösteriliyor. Şamram’ın bozukluğundan suların yetmediği anlaşıldı. Mevyalar genel olarak küçülmüş, soysuzlaşmıştır.

Van Gölü’nden istifade üzerine bir iki şey söylemek isterim: Marmara gibi bir denizde kayık ve yelkenli hemen hiç görülmez. Mükemmel bir irtibat sahası bu gün işe yaramaz bir mani halindedir. Van Gölü İşletme İdaresi’nin motorları I. ve II. mevki Marmara nakliyatından fazla ücret alırlar. İşletmenin bütün bütçesini hazine verir. Buna mukabil ucuz fiyatla nakliyat yapmak şimdiye kadar işletmenin aklına gelmemiştir. Römorkörün II. mevki üç küsur liraya taşımasına mukabil kamyonun bir liraya taşıdığını Erciş’te bana anlattılar.

Biraz akıl ve intizam ile Van Gölü mükemmel bir nakliye sahası olacaktır.
Van etrafında Bargir’de petrol varmış. Ruslar işletmişler. Yerli ihtiyaç için olsun tetkik edilmesi lâzımdır. Şatak’ta kuvvetli bir linyit mıntıkası varmış. İmtiyazı verilmek üzere imiş. Yerli imtiyaz sahipleri elinde hiç bir istifade vermeyecek olan kömürün tetkik edilmesini ve değeri varsa devlet tarafından işletilmesini zaruri görürüm.
Gerek cenup dağları, gerek şimal sahilindeki şehirler itibari ile Van havalisi de bir ceviz mıntıkasıdır. Bana denildiğine göre bütün Hakkâri cevizlik imiş. Meyve ve ağaç olarak ceviz Van için önemli bir ekonomi mevzuu olabilir.

Van etrafında bir mamure kurulması için bol sulama imkânı, Van Gölü, kömür ve petrol gibi şartlar çok ümit verici ve teşvik edici manzara gösteriyor. İşler tanzim olunur ve Karadenizliler memnun edilebilirse Van etrafı kolaylıkla gelişebilir, İran yakininde böyle bir mamur merkezin ve mıntıkanın değeri meydandadır.

Van’dan sonra göl kenarını takip ederek Muradiye Suyu’nu (Bendimahî) geçtik. Ernis Köyü’ne geldik. Burası işletme idaresinin tersanesi ve merkezidir. Tamirhanesi ve bir takım binaları var. Burasını esasen muharebe esnasında Ruslar kurmuşlar. Ve yukardan buraya bir de dekovil hattı getiriyorlarmış. Gerçi limandır, fakat bütün göl için en sapa yerdedir. Biz Van’ın kışın kapanmayacak surette muvasalasını cenuptan düşündüğümüz için ve Van civarına demiryolu en çabuk olarak yine cenuptan geleceği için tersanenin henüz iptidaî halde iken Tatvan civarına naklolunması münasiptir. Münasip bir liman bulunacağını ümit ediyorum. Ben geçtiğim zaman, yani 11 Temmuz 935 günü bir Mülkiye Müfettişi Ernis’in hesaplarına bakıyordu. Müfettişin kanaati nereye varırsa varsın idarenin yeni bir zihniyetle, modern bir surette iktisat veya Nafıa Vekâleti tarafından işletilmesi icap edecektir.

Erciş Türk şehrinde bir kaç saat kaldım. Kürt isyanında şehri müdafaa eden halkın kahramanlık hikâyelerini heyecanla dinledim. Şehir içinde, sayılabilecek ciddi ve iki üç gün devam eden muharebeyi halk büyük bir cesaretle ve muzafferiyetle bitirmiştir.
Adilcevaz Nahiyesi bahçelik şirin bir Türk kasabasıdır.

Bu gece Ahlat’ta yattık. Ahlat çok işittiğim hatıralarına göre bana daha eksik bir tesir yaptı. Fakat bu havaliye göre yine şirin esaslı bir Türk şehridir.
Van etrafındaki Türk kasabaları hep mektep isterler. Erciş İlk Mektebi fena idi. Adilcevaz Mektebi ise daha fena idi. Eksikler hususî idarelerin yalnız eksiği görmesiyle giderilebilecek şeylerdi. Meselâ sıraları kâfi olmadığından çocukların gidememesi gibi sebepleri bana söylediler.

Bütün Türk kasabaları etraflarına Türk muhacirleri getirilmesini isterler. Umman içinde kalmış gibi, Türk sitelerinin boşluktan ve yalnızlıktan ürküntü hissettikleri sezilir. Dikkate değeri vardır ki halk Türk muhacirleri isterken yeni geleceklerin yeni ziraat usullerini kendilerine örnek vererek öğreteceklerinden ümitlidirler. Çiftçiliği fena yaptıklarını, hatta kâfi derecede çalışkan olmadıklarını sızlanarak anlatırlar. Altı aydan fazla karla kapalı, muvasalasız ve işsiz yaşayış, yaşayış olmadığını anlamışlardır.

Memurlarımızın sık değişmesi ve uzun müddet mühim vazifelerin münhal kalması, Van Vilâyeti’nde göze çarpan bir gerilik gösterir. Ben Van’da iken Erciş Kaymakamı vekâlet ediyordu. Cumhuriyetten beri bir sayıya göre 13. olan vali yeni gelmiş bulunuyordu. Van’da yaptığımız bütün iş bir cadde üzerinde bir kaç dükkândan ibarettir. 13 valinin her biri bir program gütmüş ve her birinin programı diğerinden ayrı olmuştur. Seyahatim esnasında Erciş ve Adilcevaz gibi şimal kasabalarında yirmi günden beri iskele yapıldığını söylediler.

Van Gölü balık noktai nazarından da alâkaya değerlidir.
Meyve yeri sayılan Erciş, Adilcevaz ve Ahlat’ta meyveler dejeneredir. Cevizler daha canlıdır. Hatta ceviz marangozluğunun oldukça iptidaî möblesi, sandalyesini gördük. Ahlat’ta bildiğimiz zahireden başka az miktarda patates yetişiyor. Burada ziraat malûmatını kaymakamın tavsiyesi ile Ziraat Odası Reisi’nden aldım. Göl vapurları Ahlat’ta hiç uğramazmış. Ahlat’tan sonra tekrar Rahova Düzü’nden geçerek Muş Ovası’na girdik. Geniş ve boş ovadan Muş’a vardık.

(Muhacirler = Küresünnüler)

Saygı ÖZTÜRK
İsmet Paşa’nın Kürt Raporu

Hakkında khodkar

Cevaplayın

Mail adresi yayınlanmayacaktır.Gerekli alanlar işaretlenmişlerdir *

*

Yukarı ilerleyin